yasmin Co-Admin
Mesaj Sayısı : 125 Yaş : 29 Nerden : izmir Kayıt tarihi : 27/09/08
| Konu: ... ! KomeDi ! ... [ Bakmadan Geçmeyin ] Çarş. Ekim 01, 2008 3:07 pm | |
| Küçükken çoğu çocuk gibi ben de bitlenmiştim. Saçlarım çok gür ve kıvırcık olduğu için annem ne denediyse o bitlerden kurtulamamıştı. Sonunda annemin çok zeki(!) arkadaşlarından biri beni denize sokup kafamı iyice kumla ovalamasını söylemişti. Dayım ayaklarımdan tutup baş aşağı denize kafamı sokmuş, annemse kumu alıp alıp kafamı ovalamıştı. Sonuç olarak ortada; sinir krizi geçiren bir anne, vicdan azabından ne yapacağını bilemeyen bir dayı ve boğulma sebebiyle acile kaldırılmış kafasında halen bitler cirit atan bir çocuk kalmıştı.
Kışın aldığı fazla kilolardan göbeği kocaman olan ve oturduğu zaman katlanan göbeğini açıp "Aaa, bak gülüyor!" deyip mutlu olan insan benim halam olur.
Balkonumuzda annemin içinde soğan yetiştirdiği 15 cm çapında bir saksımız var ve annem bu saksıdan "soğan bahçesi" diye bahsediyor. Bahçeye gidip soğan topluyor, bahçeye su veriyor. Biz mi? Yıkmıyoruz annemin dünyasını ve susuyoruz.
Sokağımızın dişi kedisinin yeniden kızışması, etrafta peydahlanan erkek kedilerin alışılmamış azgınlığı, devamlı taciz ve hatta tecavüzleri; hiçbiri sorun olmadı da, dul komşumun, herkesin balkonlarda, pencerelerde olduğu saatte "Ne yapıyorlar bunlar böyle gabari bey?" diye bağırması sorun oldu. Basit bir açıklama bile, gülmekten yerlere yatan bu kadar insanın ortasında, hele de hazırlıksız yakalanınca çok zor olabiliyor komşum, affet!
Aniden önümüze fırlayan ambulansa; "Can almaya mı çıktın yola p.venk?" diye bağıran eniştemi anladım da "Ne yapsın, ekmek parası, müşteri arttırmaya çalışıyor!" diyen teyzemi anlayamıyorum!
Evde yalnız kalınca önce duş almaya kalkışıp kombiyi açamayan, TV seyretmeye çalışıp uydunun kumandasından açmayı beceremeyen, acıkınca da ocağı yakamadığından hazır yemek söyleyen sivri zekalı benim! Bir de annem çıkarken "Sen dalgınsın, evi yakma sakın!" diye uyarıyor, ah anneciğim ben ocağı bir yakabilsem! Sanırım, evlilik planlarımı biraz ertelesem iyi olacak.
Hiç üşenmeyip kremalı bisküvilerin arasındaki kremaları sıyırıp yerine diş macunu sürüp bisküvileri tekrar kapatarak bizlere ikram eden şakacı(!) arkadaşıma huzurlarınızda saygılarımı sunuyorum!
Bebekken bezinden düşeni çikolata sanıp yemeye çalışan, biraz daha büyüyünce yediği 3 tabak kurufasulye yüzünden saatlerce yerde yatan, şimdi 18 yaşında sürekli yemeğe devam eden ve aç olduğu zamanlarda marketlerin broşürlerine bakarak hayaller kuran bir kardeşim var. Tuhaf tarafı zafiyet geçirecek kadar sıska! Ben ise neredeyse yarı aç geziyorum ve kilo sorunu yaşıyorum. Hayat hiç adil değil.
Tuttuğu küçük balıkları büyüsün diye tekrar denize salan, bunu yaparken de acaba tekrar oltama vuracak mı merakıyla onları asetatlı kalemle işaretleyen doğa aşığı can dostuma bir alkış lütfen. Eğer boyalı bir balık tutarsanız ona bir şans daha verin.
Yaz sıcağı bastırdı malum, biz de balkonumuzda çekirdek ve kolamızı yanımıza alarak, aile saadetimizi kurmuş oturuyoruz. Saat 22:00 olmuş ancak çoluk çocuk sokakta bağıra çağıra oyun oynuyor. Bir süre sonra bağrışmaları hat safhaya varıyor, gerginiz ama çocuktur diyerek karışmamaya devam ediyoruz. Oyunları devam ederken çocuklardan biri var gücüyle bağırmaya başlıyor: "Çömleeek patlaaadıııı, çömleeek patlaaadıı". Karşımızdaki evde oturan teyzemiz cama çıkıyor ve kolamızı fışkırtmamıza neden olan yorumu yapıyor: "Orayaa gelirseeem patlamadık çömleğinizi bırakmıcaaam, eve giriiiin eşek sıpaalarıııı"
Tek yumurta ikizi ve haliyle birbirlerinin kopyası olan iki doktor kardeşin ikisinin de aynı hastanede, üstelik de göz ihtisası yapmasına diyecek söz bulamıyorum. Hadi kolaysa inandırın şimdi hastaları çift görmediklerine!
Sigara içtiğimi babamdan dip bucak sakladığım yıllarda, çakmakla oynamayı seven yeğenim, evin salonunda ailecek oturduğumuz bir akşam odamdan sigara paketimi alıp gelmiş ve ulu orta içinden bir dal sigara çıkarıp bana zorla yaktırmaya çalışmış, ben kaş göz işareti yaptıkça inadına üstüme gelmiş ve yakmayınca "Bir sefer de benim için içsen ne olur?" diye salya sümük ağlamıştı. Hayır o dünya tatlısı yeğenimin ağlamasına mı içleneyim, babamın sigara içtiğimi öğrenmesine mi yanayım bilemedim. Çocuktan al haberi diye boşuna dememişler.
Çocukken annemle babam birlikte banyoya girdiklerinde, annemin beni yıkadığı gibi babamı da yıkadığını zanneder ve banyoda annemle benden daha fazla vakit geçirdiği için kıskanırdım babamı. Yine böyle bir günde, her hafta yoğurt aldığımız mahallemizin yoğurtçusu bizim balkona baka baka bağırdığında; balkona çıkıp "Yoğurtçu amca annemle babam banyodalar, bence bekleme çünkü bir saatten aşağı çıkmazlar!" diye avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Şu dünya üzerinde anne ve babasından eş zamanlı dayak yiyen tek çocuk ben miyim acaba diye hala düşünürüm
Gözünü para hırsı bürüdüğünden tüm rezillikleri göze almış olan kuaför ve gelinlik kiralama dükkanının sahibi X Abla, hadi para kazanmak için, gelinlik giyilen bölmede erkeklerin kaşını alıyorsun, dükkanın önünden geçenleri "Boyan gelmiş, saçın kırılmış." diye topluyorsun da; kiraladığın gelinlikleri iç çamaşırlarınla aynı makinada yıkamana diyecek söz bulamadım doğrusu. Bunu nereden mi biliyorum? Komşumuzun kiraladığı gelinliğin eteğine takılmış olan dantelli kilodundan.
Kayınpederim, kayınbiraderim ve ben, bekleme salonundaki ekrandan canlı canlı kayınvalidemin midesine ve bağırsağına yapılan biyopsiyi izliyoruz. Mide biyopsisinden sonra görüntü gidiyor. 2-3 dakika sonra yeniden görüntü geliyor. Ortamı biraz sakinleştirmek için ağzımdan şu sözler çıkıyor: "Kaçıranlar için tekrar veriyorlar sanırım." Ben güldüm gülmesine de onlar sakinleşti mi hiç bilmiyorum, bilmek istemiyorum.
Geçen haftasonu ÖSS sınavına giren kocam zamanı yetiştiremediği için mızmızlanıyor. ''Yanıma aldığım çikolatamı bile yiyemedim ya!''
Bana neden bu ilişki bitti diye sorma! Sen daha ilişkinin ikinci gününde; "Aşkım günaydın. Ben uyandım; mamamı yedim, kakamı yaptım, yanına geliyorum." yazarsan biter be, biter!
ALıntıDıR ... | |
|